Enerji Santralimiz Annelerimiz
Merhaba Kıymetli Okurlarımız,
Bugün 14 Mayıs,
Yurttaşlarımız, önümüzdeki 5 yılda ülkemizi yönetecek Cumhurbaşkanımızı ve TBMM’de kendilerini temsil edecek Milletvekillerini belirlemek için sandık başına gidecek. Seçimin sonunda kazananın ülkemiz olmasını, yurttaşlarımızın iradesinin sandıklara yansıdığı ve güzel günler getirmesi dileklerimle şimdiden hayırlısı olsun diyorum.
Aynı zamanda bu 14 Mayıs, Anneler Günü!
Geçtiğimiz günlerde, ünlü Türk genetikçi Hande Özdinler’in bir paylaşımını okudum. Moleküler biyoloji ve genetik alanındaki çalışmaları ve ALS hastalığı üzerine yaptığı araştırmalar ile tanınan ve Dünyanın en iyi buluş yapan 10 kadın bilim akademisyeninden bir olarak seçilen Doç. Dr. Hande Özdinler’in mesleğine ait bilimsel açıklamalarını okurken ilk aklıma gelen Anneler Günü oldu ve bugünün gelmesini iple çektim.
Enerji Santrali, Yaşam Kaynağı Anne
Hande Özdinler, 15 Ağustos sabahı kaybettiği annesinin acısı ile kaleme aldığı bilimsel açıklamalarla dolu, duygu yüklü yazısında,+ anneler özelinde aslında tüm kadınların hayatımızda ne kadar önemli olduğunu anlatmış.
‘İnsan hayatının başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı büyük ve zengindir. İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek mitokondriyesahiptir. Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini sağlayan organeldir ve babadan değil, anneden gelir. Anne, her çocuğuna enerjisini ve enerji üretme mekanizmasını verir. Harcanan her enerji annenin çocuğuna verdiği mitokondriden gelir.’ diyen ünlü genetikçimiz, ‘Biz farkında olmadan annelerimizi gizli bir şifre gibi her hücremizde taşırız. Annemiz vefat etse de bize enerji vermeye devam eder. Ben bunu yazarken ve siz bunu okurken annelerimizin bizlere miras bıraktıkları mitokondrinin ürettiği enerjiyi kullandık farkında mısınız?’ diye ne de güzel bir hatırlatma yapmış.
Anneler Vefat Edebilir Ama Ölmez!
‘Mitokondri, hücre içindeki organellerin en karmaşık ve ilginç olanlarından biri. Kendine has DNA’sı, kendine özgü kişiliği, kendisine has proteinleri, çalışma mekanizması ve prensibi var. Hem enerji üretir hem hücreyi ölümlerden korur, bölünür, çoğalır, hücre içinde dolaşır, nerede enerji lazımsa oraya gider. Hücre içinde sanki annemizmiş gibi çalışmaya biz ölünceye kadar devam eder. Dolayısıyla annelerimiz vefat edebilir ama ölmezler’ demeyi bilimsel olarak kanıtlayan Hande Özdinler, ‘Ben bugün laboratuvarımda mikroskopumun başında annemi düşünüyorum. 15 Ağustos sabahı vefat etti annem, elimden bir su damlası gibi kayıp gitti, mitokondrisi bende kaldı’ diyerek kanıtlarını güçlendiriyor.
‘İnsanlık tarihi araştırmacılarının en güvenilir başvuru kaynağı annelerimizin DNA’sıdır. Kim nereden gelmiş, kim kimin atası diye yapılacak bir araştırmada erkeğe değil, kadına bakılır. Analarımızın mitokondri DNA’sına, o DNA’nın nerelere gittiğine, kimlerden kimlere geçtiğine bakılarak yaşam enerjisi haritası çıkarılır. O sayede kimiz ve nereden geldik sorularının cevabı ortaya çıkar’ diyor Sayın Özdinler.
Kıymetli okurlarımız,
En kutsal varlıklarımız annelerimiz. Cennet boşuna mı anaların ayakları altında? Klasik bir Anneler Günü yazısı yerine bilimsel gerçeklerden alıntıladığım ve 27 yaşımdayken kaybettiğim annemin hala içimde olduğunu bana hatırlatan bu yazı için Sayın Hande Özdinler’e teşekkür ediyor; yaşam kaynağımız ve hayatımız boyunca ihtiyacımız olan enerji santralinin mimarı tüm Annelerin ve de herhangi bir canlıyı Anne şefkati ile yetiştiren tüm kadınlarımızın Anneler Günü’nü kutluyorum. Ahirete intikal eden tüm Annelerimize de Allah’tan rahmet diliyorum.
Kalın sağlıcakla.